Sokak lambasının suya düşen aksi üzerinde epeyce kafa yormuştu. Tıpkı bir kedinin yürürken kuyruğunu istemsizce neden salladığı gibi… İçgüdü mü yoksa partnerini etkilemek için mi yapıyordu, hala merak ediyordu. İki konu da birbirinden farklıydı. Ama Bay C.’de mantık aramak çölde su aramaya benziyordu. Sokaktan geçen herhangi bir kadına aşık olabilir yahut bir fahişeyle bütün gece dertleşebilirdi. Garip huylu bir adamdı ya da o normaldi; garip olan bizlerdik. Her şey bir muammaydı. Ailesini, akrabasını veyahut arkadaşları olup olmadığını bilen hiç kimse yoktu ya da bir ailesi, akrabası, arkadaşları var mıydı?
Sokaklar, kenar mahalleler onun eviydi. Fahişeler, serseriler, kimsesizler onun ailesiydi. Nerede ıssız bir yer görse oraya gider, birini bulur, yemek yedirir, para verir gönderirdi.
Bir gece aniden ortadan kayboldu. Adını bilen tek bir kişi bile yoktu. Arayan soran hiç kimse, kimsesizler dışında… Bir gün tekrar geri döner ümidiyle bekliyorlardı. Ancak o gitmişti ve bir daha da geri dönmeyecekti. Ümitsizce beklemek hiçbirine bir fayda sağlamazdı.
Bay C. uzun bir süre bir yerde kalmazdı. Garip bir adamdı. Ama onu o yapan tek özelliği garip olmasıydı.
Cihan KAYAR
Kendimi buldum biraz. Bence roman yazmalısın.