İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Nazım Hikmet 117 Yaşında

15 Ocak 1902 yılında, Selanik’te dünyaya gözlerini açmış olan romantik devrimci, romantik komünist Nazım Hikmet’in hayatını, aşklarını (Vera, Piraye), hapis yıllarını ve hayal kırıklıklarını, ülkesinden uzakta yaşadığı sürgün yıllarını bilmeyenimiz yoktur.

Ölümünden yıllar sonra kıymeti anlaşılabilmiş bu büyük usta, kah aşkı için bir ceviz ağacının tepesine çıkar, kah da ölümü göze alarak yeniden aşık olur. Ama hepsinde, her bir anında gördüğümüz tek bir nokta vardır: yaşama dair umudunu kaybetmeme ve daima inandıkları uğruna savaşmayı göze alabilen bir ruh, bir savaşçı…

Gelin sizinle bu büyük ustanın şiirlerine göz atalım:

1- CEVİZ AĞACI

Başım köpük köpük bulut, 
içim dışım deniz, 
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında, 
budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz. 
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. 

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında, 
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl. 
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril. 
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil 
Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var, 
Yüz bin elle dokunurum sana, Istanbul’a. 
Yapraklarım gözlerimdir.Şaşarak bakarım. 
Yüz bin gözle seyrederim seni, Istanbul’u. 
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım. 

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında, 
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında

2- Ben Senden Önce Ölmek İsterim

Ben 
senden önce ölmek isterim. 
Gidenin arkasından gelen 
gideni bulacak mı zannediyorsun? 
Ben zannetmiyorum bunu. 
İyisi mi,beni yaktırırsın, 
odanda ocağın üstüne korsun 
içinde bir kavanozun. 
Kavanoz camdan olsun, 
şeffaf, beyaz camdan olsun 
ki içinde beni görebilesin 
Fedakarlığımı anlıyorsun 
vazgeçtim toprak olmaktan, 
vazgeçtim çiçek olmaktan 
senin yanında kalabilmek için. 
Ve toz oluyorum 
yaşıyorum yanında senin. 
Sonra, sen de ölünce 
kavanozuma gelirsin. 
Ve orada beraber yaşarız 
külümün içinde külün 
ta ki bir savruk gelin 
yahut vefasız bir torun 
bizi ordan atana kadar… 
Ama biz 
o zamana kadar 
o kadar 
karışacağız 
ki birbirimize, 
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz 
yan yana düşecek. 
Toprağa beraber dalacağız. 
Ve bir gün yabani bir çiçek 
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse 
sapında muhakkak 
iki çiçek açacak : 
biri sen 
biri de ben. 
Ben 
daha ölümü düşünmüyorum. 
Ben daha bir çocuk doğuracağım 
Hayat taşıyor içimden. 
Kaynıyor kanım. 
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok, 
ama sen de beraber. 
Ama ölüm de korkutmuyor beni. 
Yalnız pek sevimsiz buluyorum 
bizim cenaze şeklini. 
Ben ölünceye kadar da 
Bu düzelir herhalde. 
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde? 
İçimden bir şey : 
belki diyor.

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir